*В день, когда Сакине Кансыз ступила на Пустыню Века, называемую Бекаа Вея, она потеряла свою свободу. Это было сделано... И это безмолвие было отмечено четырьмя пулями в Париже...*
*В этой книге Сакине-Мёртвая продолжит рассказывать о событиях, о которых она не могла рассказать в своей первой книге "Все было игрой в жизни моей". Она проведет вас через портреты создателей переворота в Курдистане и тех, кто стоял за ПСК... «Сын, это происходит не здесь, а на земле Галила Хасруна, и что там еще за события, где даже исторические деревья являются свидетелями. Потому что, поскольку это место связано с ним, он был свидетелем того, что происходило только в местах, где ветки деревьев не могли расти и корни проникать в глубины земли», говорит он. Я провел два своих шага по четырем частям Курдистана, я исходил все горы, неуравновешенные, неопределенные круги, я исследовал глубины долин, которые известны были мне. Кто такие женщины этой древней страны, их мужчины и их дети, были знакомы со мной. Когда я слушал этих имамов, пиров и пастырей.
Электронная Книга «Susmak Ölmektir!» написана автором Selim Cürükkaya в году.
Минимальный возраст читателя: 0
Язык: Турецкий
ISBN: 9783741843549
Описание книги от Selim Cürükkaya
*Sakine Cansız, özgürlük vadisi olarak bildiği Bekaa Vadisi'ne adımını attığı gün, özgürlüğünü yitirdi. Sustu… Bu suskunluğu Paris'te dört kurşunla noktalandı.... *Bu kitap Sakine Cansız'ın «Hep Kavgaydı Yaşamım» adlı kitabında anlatamadıklarını anlatmakla yetinmez, Kürdistan devrimcileri grubunu ve PKK'yı kuranların portrelerine kadar götürür sizi....
*"Oğul, bu nineniz, Lübnan'ın Hasrun Kasabası´na bağlı Halil Cibran'ın Beşeri Köyü´ndeki 3 bin yıllık sedir ağacının tanık olduğu olaylardan daha fazla olaya tanık olmuştur. Zira o yere bağlı olduğundan, ancak dallarının yüceliğinin yükselebildiği, köklerinin yerin derinliklerine inebildiği yerlerde olanlara tanık olmuştur. Ben ise, iki ayağımla Kürdistan'ın dört parçasını, yüce bütün dağlarını, uçsuz bucaksız ovalarını, derin vadilerini karış karış gezmişim. Bu kadim ülkenin kadınlarını, erkeklerini, gençlerini yaşlılarını tanımışım. İmamlarını, pirlerini, papazlarını dinlemişim. Yazlarında kavrulmuş, kışlarında donmuş, baharlarında cenneti yaşamış, sonbaharlarında hüzünle dökülüp topraklara düşen sarı yapraklar gibi yitip giden arkadaşlarımı görmüşüm.
Ansiklopedilere sığmayacak kadar çok alçaklık türleri ile karşılaşmışım. Tanık olmadığım zulmün, zalimliğin hiçbir çeşidi kalmamıştır. Sırtıma ağrı dağı kadar dertler, elemler, kederler bindirmişim. Bakınca bunları görmüyorsunuz tabiî, sizden görünen sadece, çökmüşlüğümdür. Eğer arif olsaydınız çökmüşlüğümün, yüklendiğim gamların ağırlığından olduğunu bilirdiniz. Merak ettiniz, 'anlat bize nine' diyen sesinizi duyar gibiyim. Hayır, evlatlarım hayır, ben de Beşeri Köyü´ndeki sedir ağacı gibiyim. Susmuşum, konuşamam, ancak bana bakanlar, bakarken anlayabileceklerini anlarlar," der gibidir.